Bugün Çanakkale Zaferi’nin 109. yıldönümü.
Kutlu olsun.
Tarihçilerin isabetli benzetmesiyle Çanakkale, Kuruluş Savaşı’nın önsözüdür.
Yarbay Mustafa Kemal’in bir askeri deha olarak sahneye çıktığı Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı’nın yolunu açan bir zaferle sonuçlanmıştır.
Atatürk, henüz Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun çökeceğini görmüş ve bir ulus devlet kurmayı kafasına koymuştu.
Bunun ilk sınavını, henüz yarbay rütbesinde, Çanakkale’de başarıyla verdi.
AK Parti iktidarı, her defasında Kurtuluş Savaşı dahil Atatürk’ün liderliğinde kazanılan zaferleri silikleştirmeye, Alparslan’ın Anadolu’ya girişinden başlayarak Osmanlı’yı ön plana çıkarmaya çalışsa da halk ulusal bayramları coşkuyla kutlamıştır.
Bu iktidarın çabalarından biri de Atatürk’ü Çanakkale Zaferi’nden silmektir. O kadar ki Çanakkale Zaferi’ni kutlayan videoda Atatürk’e yer vermeyecek kadar tarihi çarpıtmaya çalışmıştır.
Halk iktidarın bu çabasını da boşa çıkarmış, başta Çanakkale olmak üzere tüm yurtta Çanakkale Zaferi’ni kutlamış, Anıtkabir dolup taşmıştır.
Çanakkale’de düşman ne yapmak istiyordu?
Çanakkale Boğazı açıklarında o güne kadar dünyanın gördüğü en büyük deniz gücü toplanmıştı. Bu donanmanın görevi, ertesi gün (18 Mart 1915) boğazı geçmek, İstanbul’a girmek ve Osmanlı başkentini Osmanlı hanedanının elinden ve Türklerden almaktı. Donanmaya De Robeck adlı bir amiral komuta ediyordu ve bir gün önce üstlendiği görevin ağırlığına dayanamayıp, sinir krizine giren Amiral’in yerine atanmıştı.
De Robeck saldırdı ama büyük kayıplar vererek geri çekildi.
İngiltere’nin başı çektiği müttefikler artık Çanakkale’yi denizden geçme planını terk edecek, Gelibolu yarımadasına çıkarma planını bölgesindeki tertibatı göstermek üzere yürürlüğe koyacaklardı. 25 Nisan’da başlayan bu çıkarma harekâtı da, o gün orada tarihin akışını değiştiren bir Yarbay’a takılıp kalacaktı.
O Yarbay Mustafa Kemal’di.
Yarbay Mustafa Kemal’den dinleyelim:
“Sahil savunması Cevat Paşa’nın emrinde bulunuyordu. Benim hareketle ilgim dolayısıyladır. Yalnız 18 Mart gününün sabahı Cevat Paşa Eceabat’ta bulunan karargâhına gelmişti. Kendisine Sebdülbahir bölgesindeki tertibatı göstermek üzere Akçatepe’ye gittik. Oraya vardığımız zaman düşman donanmasının açtığı ateşin altında kaldık. Söz konusu bölgenin savunmasıyla görevli 6’ncı Alay Komutanına gerekli emri sözlü olarak verdim. Cevat Paşa ile birlikte Eceabat’a döndük…”
İşte Çanakkale Zaferi’ni getiren Yarbay Mustafa Kemal verdiği o sözlü emirdir.
İngiltere’nin öncülük ettiği düşman donanması Çanakkale’yi geçemediği gibi Gelibolu’yu yaptığı çıkarma da Atatürk’ün dehasıyla suya geri düşmüştü.
Türkiye Cumhuriyeti tarihini yok sayarak yeni bir tarih yazımına yönelen iktidarın yaşanmış tarihi silmesi mümkün değil.
Tarihi gerçekler her zaman karşısına çıkacak ve gerçeğe dayanmayan yeni tarih yazımı çöpe gidecektir.
Atatürk, yıkılmış Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsız, çağdaş niteliklere sahip bir ulus devlet kurmayı ve dünyanın saygın devletleri arasına sokmayı başarmış büyük bir liderdir.
İktidarın bu gerçeği değiştirmesi mümkün değildir.
Emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını başarıyla vermiş Atatürk, tüm mazlum uluslara örnek olmuştur.
Bağımsızlığını yeni kazanmış çağdaşı az gelişmiş ülkelerin liderleri Atatürk’ün izinden gitmeye çalışmışlar, O’nu örnek almışlardır.
Atatürk’ün örnek liderliği bugünün dünyasında da geçerlidir.
Tarihi değiştirmeye kalkmak boş bir çabadır.
Filozofun söylediği gibi “geçmişi Tanrı bile değiştiremez.”