Aleister Crowley, dev bir mirasın sahibi İngiliz bir okültistti. Kendisi birçok dini yazı yazmış ve tecrübelerinden eserlerinde bahsetmişti. Hatta bir zamanlar İngiltere medyası tarafından ‘dünyanın en sapkın adamı’ olarak da adlandırılmıştı. Peki, kimdi bu Aleister Crowley?
Kaynak: https://www.britannica.com/biography/…
Aleister Crowley, kendisini Canavar 666 diye adlandıran ve “magick” olarak adlandırdığı özel bir büyüsel güce sahip bir adamdı. Aynı zamanda İngiltere medyası tarafından dünyanın en sapkın insanı olarak adlandırılmıştı.
Crowley’in hikayesi ilginç bir başlangıca sahipti. Plymouth Kardeşleri mezhebi için evangelist olan babası büyük bir bira firmasına sahip birisiydi. Crowley ise genç yaştan itibaren Hristiyanlığa karşı bir uzaklık duyuyordu.
Crowley, Cambridge Üniversitesi’nin Trinity Koleji’nde öğrenci iken satrançtaki yetenekleri ile tanınır hale gelmişti.
Crowley 1989 yılında mezun olmadan üniversiteyi bıraktı. Babasından kalan büyük serveti sayesinde yazacağı kitapları ve sanatsal gelişimi için serbestçe seyahet edebiliyordu. Aynı yılda ilk eseri olan bir şiir kitabını yayınladı.
Hristiyanlığa karşı gençliğinden itibaren uzaklık hisseden Crowley okültist organizasyonlara katıldı.
Crowley, 1898’de Gül Haçlıları’na bağlı bir organizasyon olan Altın Şafağın Hermetik Düzeni’ne katıldı.
Mısır’a olan ziyaretlerinden birisinde Aiwass isimli bir varlık aracılığı ile yazdığını iddia ettiği eseri, The Book of the Law’ı yayınladı.
Crowley, bu eserinde en ünlü öğretisi olan “Do what thou wilt shall be the whole of the law.” yani ‘Ne istersen yap, tüm kanun budur.’ şeklindeki öğretisini türetti. Bu düşünce Crowley’in yarattığı din olan Thelema’nın da en temel öğretisi olacaktı.
Crowley’in kitabı Alman kökenli mistik bir grup olan Ordo Templi Orientis tarafından kutsal kitap olarak kabul edildi.
Ayrıca 1907 yılına gelindiğinde Crowley, Latince “gümüş yıldız’ anlamına gelen baş harfleri kullanarak kendi düzeni olan A∴A∴’yı kurdu. 1909 yılı ile beraber Ekinoks dergisinde öğretilerini yaymaya başladı.
Birinci Dünya Savaşı sırasınca Crowley, Amerika’da yaşıyordu ve Alman yanlısı bir gazete olan The Fatherland için yazıyordu.
Savaştan sonra İtalya’nın Sicilya adasındaki Cefalù’ya taşındı ve buradaki bir konağı Thelema Manastırı adını verdiği bir tapınağa dönüştürdü.
Buradaki yaşamı boyunca kendi tecrübelerinden yola çıkarak The Diary of a Drug Fiend (1922) isimli eserini yazdı. Eserdeki karakterin kutsal bir ritüel sırasında ölmesi ve Crowley’in bu eseri yazarken kişisel tecrübelerinden yola çıktığı düşüncesi ile İngiliz medyası, Crowley’i ‘dünyanın en sapkın adamı’ olarak adlandırdı.
Crowley 1923 yılında İtalya’dan sınır dışı edilerek İngiltere’ye geri taşındı. Burada The Book of Thoth (1944) adlı eserini yazdı.
Kitap, sanatçı Frieda Harris ile beraber tasarlanmış Thoth adlı yeni bir tarot kartı destesini de içeriyordu. Crowley, bu kartlardaki görselleri rüyasında gördüğünü ve Frieda Harris sayesinde hayata getirdiğini söyledi.
Bütün mirasını dünyayı gezmek ile tüketen Crowley, 1947’de bir İngiliz evinde yoksulluk içerisinde öldü.
Ölümünden sonra Crowley, popüler kültürün büyük bir sembolü ve tanınan figürü haline geldi. Hatta hepimizin bildiği Supernatural dizisindeki Crowley karakteri de kendisinden esinlenmekteydi.
